Davranış kalıpları, kişilerin yaşamındaki kalıplardır. Bütün kişiler birbirlerinden farklıdır. Ancak, her bireyin kendi davranış kalıpları vardır ve diğer kişilerle farklı davranış kalıplarını , çevremizdeki dünya hakkında bilgi toplarken kullandığımız farklı algılama filtrelemelerini temsil ederler. Bunlar sayesinde bilgileri değerlendirmeden geçirir, motive oluruz ve eyleme geçeriz.

Çevremiz hakkında bilgi toplarke algılama filtremizin sağlıklı olması gerekir. Kuşkusuz, bu açıdan da sorunlarımız bulunmaktadır.

Ölçüt bilimsellik olması gerekirken, bazı kişiler bağnaz düşünceleri tercih etmektedir. Elbette bu anlayışın belli başlı nedenleri bulunmaktadır.

En başta söylenmesi gereken uygun olmayan aile eğitimidir. Bilindiği üzere çocuklar ilk önce rol model olarak anne ve babalarını kabul etmektedirler.

Maalesef ülkemizde anne-babaların eğitim düzeyi beklenen düzeyde değildir. Ayrıca aile içi şiddetin yaygın olduğu bilinen bir gerçektir. Böyle bir ortamda bilimsel düşünebilir mi?

Diğer taraftan, mevcut eğitim sistemimiz algılama filtresi ve bu anlayışın ölçütü olan bilimsel tutum ve davranışları öğrencilerimize kazandırmamaktadır.

Elbette, bu konunun belli başlı nedenleri bulunmaktadır. Ancak burada belli başlıcalarına değinilmektedir.

Özellikle müfredat programı bilimsellik açısından tartışılır durumdadır. Çünkü programda dini ve muhafazakar öğelerin hakim olduğu görülmektedir.

Diğer taraftan, bilimsel düşünceye engel olan belli başlı diğer öğeler şunlardır:

1- Siyasi yetkililerin dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz söylemleri
2- 4+4+4 eğitim yasası
3- Müfredat programlarının ülke toplumsal gerçeklerinden uzak olması
4- Öğretmen sorunları
5- Bazı yerlerde kalabalık sınıflar.

Sonuç olarak genel anlamda bilimsel tutuma sahip olmayan bireyler yetiştirmekteyiz. Bunda da siyasi iktidarın payı çok büyüktür.