70’li yıllarda Türkiye okullarda modern matematikle tanıştı. Okullarda klasik matematiğin yerini aldı. Modern matematik, sadece cebiri, logaritmayı değil beraberinde fizik, kimya gibi kolları da etkiledi. Cebir çöpe atıldı, kurbağalar kurtuldu zira biyoloji dersi kaldırıldı. 10 tabanlı yetmezmiş gibi sekiz tabanlı dört işlem yapıldı. Öğrenciler modern matematikle boğuşurken, 80’lerde vahşi kapitalizm merhaba deyiverdi. Modern matematikle vahşi kapitalizmin ne alakası var derseniz, ortak temellerinden birinin rakam olduğunu söyleyebiliriz.

Rakam çok önemli. Matematiğin, sonsuzluğun temeli. Ülkelerin de insanların hayatında sürekli yer tutuyor. Rakamların kökenini milattan öncesine uzanıyor. Rakamlar, bir araya gelip sayıları oluşturuyor. Mesela 1 ve 0. İkisi bir araya gelirse 10 yapıyor. Kasım ayında iseniz 10 başka bir anlam taşıyor, tabii herkese göre değil. Zira okulları tatil ediveriyorlar ama 1 milyon 249 bin 148 kişinin Anıtkabir’e gitmesini engelleyemiyorlar.

10 Kasım filan derken birden 237 gün sonra 3 bin 741 sayfalık bir iddianame arz-ı endam ediyor. 2019 yerel seçimlerinde yüzde 54,2’lik oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen, cumhurbaşkanı adayı, tutuklu Ekrem İmamoğlu hakkında. Hatırladığım kadarıyla iddianamede, 774 kez “bilmiyorum” gibi çoğu odun, azı kuş, biri ilkeli gizli tanığa ait kişisel kanaatler yer alıyor. İddianamede istenilen ceza 2 bin 430 yıl. Bu rakamlar başka rakamları da tetikledi aynı gün borsa yüzde 5 düşüverdi. Sorun değil, zaten Merkez Bankası yıllık enflasyon tahminini yüzde 33’e çıkardı –şimdilik. Televizyonlar, tabii bazıları, enflasyon nedeniyle insanların ceplerinden ne kadar para kaybı olduğunu, yoksullaşıldığını yayınlamaya başladı.

Dilovası’ndaki parfüm imalathanesinde çıkan yangınla yoksulluk varlığını tokat gibi çarptı. Asgari ücretin altında para alan 3’ü çocuk ile 6 kişi yanarak can verdi. Bu yıl, “kaza”larda 80 çocuk öldü. Ekmeğin askıya çıkarıldığı ülkede, 2 bin liralık lahmacun için değil, neredeyse tazesi 15-20 lira olan kuru ekmeğe çalıştılar. En düşük maaşın 16 bin 81 lira olduğu bir yerde açlık sınırı 24 bin 970 lirayı, yoksulluk sınırının 91 bin 109 lirayı buluverdi. Belki de “bu hayattan kurtuluruz” ümidiyle sarıldıkları futbol bahislerini, 152 hakemin ve 1024 futbolcunun bizzat oynadığına şahit oldular. Onlar gibi denetimsizliğin kurbanı olanlar, çalışmak için değil tatil için gittikleri Kartalkaya’da 36’sı çocuk 78 kişi yanarak öldü. Aslında hızlı sayılabilecek, bir yıl bile sürmeyen davada 11 müebbet hapis cezası verildi.

İddialara göre, içeride boşu boşuna yatırılan siyasi tutuklular var üstelik AİM ve Anayasa Mahkemesi kararlarını rağmen. Örneğin Gezi davası tutuklusu Tayfun Kahraman’ın tahliye talebi 44 ay sonra ikinci kez 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi. Hakkında Anayasa Mahkemesi kararı dinlenilmeyen bir başka kişi de milletvekili Can Atalay. 1330 gündür içeride. Cezaevi kapısında bile son dakika mahkeme kararıyla salıverilmeyen Osman Kavala da 2 bin 933 gündür tutuklu. Neyse ki CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, 1 yıl 12 gün sonra bırakıldı. Teşekkürü iktidarın küçük ortağının başkanına geldi. Darısı diğer CHP’li 17 tutuklu belediye başkanına. Bu başkanlar, herhalde haberlerde iktidar ortağının haklarında söyleyeceği bir-iki söze kulak vermek zorunda kalmadan kurtulurlar.

Hapisteki CHP’lilerin karşılaşabileceği başka bir sorun da İmamoğlu iddianamesinden çıkıverdi. CHP’nin kapatılması isteği. Yok istemedim, yan cebime koy misali, Yargıtay’a gönderilen bildirim ya da ihbar -her neyse- işe gelince hatırlanan Anayasa’nın 68. ve 69. maddeleri ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 101. Maddesi üzerinde duruluyor.

Rakamlar ya da sayılardan bahsederken, son yıllarda, modern matematiğin pabucunu dama atacak, kalde numerolojisi, spiritüel yolculuk, Grabovoi sayı sekansları gibi farklı isimlendirmeler altında rakamlar uçuşmaya başladı. Mesela 666, mesela 777 gibi. Amerika’dan alınacak Boeing değil. Adeta bir partinin kuruluş yıldönümünü basın toplantısı ile iki sayının toplamı ile açıklamak ya da bir rakamı ters çevirmek gibi. Amaç aslında evrene mesaj vermekmiş. Rakamlar, sayılar, belirli bir duruma veya soruna yönelik enerjiyi temsil edermiş. Hemen yardımcı olmak amacıyla bir-iki örnek sunalım: Maliye Bakanı için, 318-798 kodu mali durumu düzetme amaçlı. Bu kod tutmazsa internette onlarcası var. Kuraklık ve don için henüz bir sekans yok maalesef.

Ancak özgürlük için var: 89349174. İşe yaramıyor olsa gerek. İşe yarasaydı, aralarında Tele 1’in kurucusu Merdan Yanardağ’ın da bulunduğu 13 gazeteci hapiste olmazdı. Yanardağ’ın içeride olması, televizyona kayyum atanması, Tele 1 çalışanlarını durdurmuyor. Dedik ya matematikte rakamlar, sayılar sonsuzdur. Tele 1 olmazsa Tele 2 olur.

Not: Madem ana konu rakam, sayı, matematik. Bunlara kafası basmayan satrancı da sevmez.