Kolombiya Üniversitesi’nden Daniel W. Belsky’nin yürüttüğü geniş kapsamlı araştırma, ekonomik yükselişin sadece aile çevresi, fırsatlar ya da tesadüflerle açıklanamayacağını ortaya koyuyor. ABD, Birleşik Krallık ve Yeni Zelanda’dan toplanan uzun dönemli veriler üzerinde yapılan çalışmada, eğitimle ilişkilendirilen genetik profillerin gelir ve meslek başarısıyla doğrudan bağlantılı olduğu görüldü.
Eğitimle bağlantılı gen puanı yüksek bireylerin, ortalama olarak daha uzun eğitim aldığı, daha yüksek gelirli işlere yöneldiği ve yaşam boyu daha fazla servet biriktirdiği belirlendi.
GENETİK AVANTAJ SOSYOEKONOMİK ORTAMLA EL ELE GİDİYOR
Araştırma, genetik avantajların çoğu zaman avantajlı bir sosyoekonomik çevreyle birlikte geldiğini de gösteriyor. Bu duruma bilimsel literatürde “gen-çevre korelasyonu” deniyor.
Yani yüksek eğitim potansiyeline sahip genlere sahip olan bireyler, çoğunlukla eğitimli ve maddi durumu güçlü ailelerde büyüyor. Fakat araştırmacılar, bunun değişmez bir kader olmadığına özellikle dikkat çekiyor.
AYNI AİLEDE BİLE FARK AZALABİLİYOR
Aynı evde yetişen kardeşlerde bile, genetik puanı daha yüksek olanın eğitim ve gelir açısından bir adım önde olduğu görüldü. Ancak eğitim kalitesi ve fırsat eşitliği sağlandığında bu farkın belirgin biçimde azaldığı vurgulanıyor.
Annelerin eğitimle ilişkili genetik profillerinin, çocuklarının akademik başarısını çevresel yollarla da olumlu etkileyebilmesi, genetik etkinin değişebilir olduğunu gösteren önemli bulgulardan biri.
GENLER KADER DEĞİL: DOĞRU POLİTİKALAR FARKI KAPATIYOR
Araştırmacılar, genetik etkinin kader anlamına gelmediğini belirtiyor. Erken çocukluk desteği, kaliteli eğitim ve gelir eşitsizliğini azaltan politikalar, genetik dezavantajları büyük oranda dengeleyebiliyor.
Analizlere göre, sosyal köken ve çevresel faktörler hesaba katıldığında genetik etkinin ağırlığı yüzde 10 ila 50 oranında düşüyor.
Belsky ve ekibi, araştırmanın sonunda şu mesajı öne çıkarıyor:
“Genler kader değildir; doğru eğitim politikaları fark yaratır.”




