Bağımsız İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, sosyal medya paylaşımları nedeniyle fenomen Murat Övüç’ün tutuklanmasına tepki gösterdi. Yeneroğlu sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Bir şeyin 'hoşa gitmemesi' veya 'ahlaki bulunmaması' o kişinin hapse atılması için yeterli bir sebep değildir"

"Murat Övüç’ün hiç de komik bulmadığım hatta bayağı çirkin bulduğum geçmişteki bir videosunu şimdi tedavüle sokarak "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla tutuklanması, her hukukçunun takdir edeceği gibi hukuken izah edilemez. Bir içeriği komik bulmayabiliriz, estetik bulmayabiliriz hatta ahlaki değerlerimize aykırı görebiliriz; ancak bir şeyin "hoşa gitmemesi" veya "ahlaki bulunmaması" o kişinin hapse atılması için yeterli bir sebep değildir. Ceza hukuku, insanların kişisel beğenileri veya toplumun genel ahlak anlayışıyla değil, somut bir suçun ve kamu güvenliğini bozan bir tehlikenin varlığıyla ilgilenir.

"TCK 216. madde, yani 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçu, öyle her rahatsız edici videoda hemen devreye sokulamaz"

Efsane müzisyen Chris Rea hayatını kaybetti!
Efsane müzisyen Chris Rea hayatını kaybetti!
İçeriği Görüntüle

Burada asıl mesele şu: TCK 216. madde, yani "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçu, öyle her rahatsız edici videoda hemen devreye sokulamaz. Bu maddenin uygulanabilmesi için toplumda "açık ve yakın bir tehlikenin" doğması, yani insanların o video yüzünden birbirine saldırması veya sokağa dökülmesi gerekir. Sadece bir erkeğin başörtüsü takması toplumda böyle bir kaos yaratmaz. Üstelik İsmail Saymaz'ın bugün yazısında belirttiği gibi Anadolu’nun yüzyıllardır süregelen bir Zenne geleneği var. Orta oyununda, Karagöz ve Hacivat’ta, köy seyirlik oyunlarında erkeklerin kadın kılığına girip mizah yapması, dans etmesi bu toprakların yaygın kültürel bir parçasıdır. Ayrıca yıllardır Huysuz Virjin karakteri televizyon ekranlarında yer almış, toplumun geniş kesimleri tarafından kabul görmüştür. Ayrıca usulen de yapılan son derece yanlıştır. Şunu tekraren vurgulamak gerekir: Tutuklama bir ceza değil, sadece bir tedbirdir. Bir yargılama aracı olan tutuklama, asla bir cezalandırma veya "susturma" yöntemi olarak kullanılamaz.

"Kişi kaçmıyorsa veya delilleri karartma şansı yoksa, yargılamanın tutuksuz yapılması asıldır"

Bir tutuklama nedeninin var olduğu düşünülse bile kişi kaçmıyorsa veya delilleri karartma şansı yoksa, yargılamanın tutuksuz yapılması asıldır. Bugün maalesef yargımız adeta sıradan bir uygulama olarak tutuklamayı bir önlem olmaktan çıkarıp, henüz hüküm verilmeden uygulanan bir "peşin cezaya" dönüştürmektedir. Kaldı ki bir an için Murat Övüç’ün ceza aldığını düşünsek bile infaz aşamasında yatarı neredeyse olmayacak bir suç nedeniyle tutuklandığını görmekteyiz. Dini değerleri aşağılama nedeniyle alacağı ceza 6 aydan 1 yıla kadar bir cezadır. Suç tarihinin de 3 yıl öncesi olduğunu düşündüğümüzde, cezaevine "girdi-çıktı" yapma şeklinde kalacağı kısa bir süre için tutuklama yapılması oldukça ölçüsüzdür ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tutuklama yasaklarını ve ölçülülüğü düzenleyen maddelerine açıkça aykırıdır.

"Beğenmediğimiz her şeyi cezalandırarak çözmeye çalışmak, ifade özgürlüğünün ve hukukun sınırlarını ortadan kaldırır"

Tüm bu nedenlerden dolayı beğenmediğimiz her şeyi cezalandırarak çözmeye çalışmak, ifade özgürlüğünün ve hukukun sınırlarını ortadan kaldırır. İtiraz eden açısından doğru mücadele yöntemi hapis değil, toplumsal eleştiri olmalıdır. Eğer bugün birini sadece "tarzını veya mizahını sevmiyoruz" diye içeri atarsak, yarın bu kapı herkes için açılabilir! Nitekim her geçen gün daha fazla açılmakta da... Unutmamak gerekir ki hukuk, sadece katıldığımız fikirleri değil, bizi rahatsız eden fikirleri de korumak için vardır. Neden malum olanı bu kadar ayrıntılı izah ediyorum? Çünkü bu gidişat gidişat değil!"