Bağımsız düşünce kuruluşu Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Türkiye genelinde artan sokak çeteleri ve organize suç yapılanmalarına ilişkin dikkat çeken bir çalışma yayımladı.
Enstitünün verileri, İstanbul’da AKP’nin galip geldiği ilçelerde çeteleşme oranının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Son dönemde İstanbul’da görünürlüğü artan yeni nesil çeteler ülke gündeminde önemli bir yer tutar hale geldi. Konuya ilişkin çarpıcı araştırma ise Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden geldi. Enstitünün Veri Analizi ve Araştırma Direktörü Yağmur Uzunırmak, konunun siyasi partiler veya ideolojik kimlikler üzerinden değil, yapısal sosyolojik dinamikler üzerinden okunmasının daha doğru olacağını ifade etti.
Uzunırmak’ın çalışmasına göre veriler, çete faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde ekonomik entegrasyon düzeyinin düşük olduğunu, düşük eğitim seviyelerinin, sınırlı sosyal hareketliliğin ve temel hizmetlere erişimdeki eşitsizliklerin bu alanlarda daha yoğun biçimde yaşandığına işaret ediyor.
AKP’NİN ALDIĞI İLÇELERDE ÇETELEŞME TIRMANIYOR
Çalışmada dikkat çeken verilerden ilki, ağırlıklı olarak AKP seçmeninin yaşadığı ilçelerde çete faaliyetlerinin daha yoğun gözlenmesi oldu.
Sosyo-ekonomik entegrasyon düzeyi düşük grupların yaşadığı mahallelerde ayrıca, sınırlı eğitim imkânları ile kuşaklararası sosyal hareketliliğin zayıf olması öne çıktı.
İŞSİZLERİN ÇOĞU DEM PARTİ’DE
Toplum Çalışmaları Enstitüsü Veri Analizi ve Araştırma Direktörü Yağmur Uzunırmak’ın çalışmasına göre, DEM Parti seçmeni “işsizler” grubunun yoğunluğu açısından diğer parti seçmenlerinden ayrışıyor.
DEM Parti’nin oylarının yüksek olduğu bölgelerde işsizliğin de yüksek olduğuna işaret edilirken, çalışmada “İş piyasasına katılıma ilişkin aktardığımız veriler meselenin yalnızca bir boyutuna işaret etmektedir ve esas sorunun büyüklüğünü görmemiz için tek başına yeterli değildir. Türkiye’de kazanç karşılığı hiç çalışmamış kitle detaylı biçimde incelendiğinde, bu grubun %75-80’ini kadınların oluşturduğu görülmektedir. Yalnızca cinsiyet açısından değil, bu bireylerin eğitim seviyelerinin de büyük ölçüde okuryazar-ilkokul düzeyinde yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Bu noktada kritik olan husus, ailenin, özellikle de annenin, çalışma hayatına katılımı ve eğitim düzeyinin çocukların geleceği üzerindeki belirleyici etkisidir” ifadeleri kullanıldı.