CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığının 2026 Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde, TÜİK ve Bakanlık verilerini karşılaştırarak gıda arz açığını ekrandan gösterdi. Gürer, “Bakanlığın kamuoyuna sunduğu tabloyla gerçek üretim rakamları arasında büyük uçurum var. Üretim birçok üründe hızla düşüyor, buna rağmen yeterlilik varmış gibi açıklamalar yapılıyor. Türkiye gıda alanında kırılgan ve dışa bağımlı bir hale geldi.” dedi.
TARIMDA ARZ AÇIĞI VE YETERLİLİK TARTIŞMASI
Tarımın “doyuran ve giydiren” temel bir sektör olduğuna dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, Bakanlığın kamuoyuna sunduğu “İddialar ve Gerçekler” kitapçığındaki verilerin fiili üretimle örtüşmediğini vurguladı. Gürer, “2023 yılında 77,7 milyon ton olan tahıl ve bitkisel üretim, 2025 TÜİK tahminlerinde 67,1 milyon tona düşüyor. Yani iki yılda 10 milyon tonluk kayıp var. Meyve üretiminde de benzer bir tablo var: 2023’te 27,4 milyon ton olan üretim 2025 tahminlerinde 19,8 milyon tona iniyor. Kayıt dışıyla beraber kayıp 10 milyon tona ulaşıyor. Böyle bir düşüş varken ‘yeterlilik’ nasıl sağlanıyor?” ifadelerini kullandı.
Buğday, arpa, ayçiçeği gibi temel ürünlerdeki tabloya da değinen Gürer, “Bakın, bir kitapçık yayınlıyorsunuz, orada, 17 milyon 900 bin tona buğday üretimimiz düşmüş. "Yıllık üretimimiz 19 milyon ton ortalama bize yeter." diyorsunuz. Yeterlilik olarak İddialar ve Gerçekler kitabına yazmışsınız ki: "Yüzde 224 buğdayda yeterlilik var." Bir de parantez koymuşsunuz, durum. Bu, durumun tespiti mi durum buğdayı mı? Durum buğdayı ise Türkiye'de durum buğdayı yetiyorsa niye ithalat yapıyorsunuz? 2002 yılına göre 19 milyon 500 bin ton olan buğday üretimi 17 milyon 900 bine düştüyse nasıl kendi kendine yeterlilik var? Bu İddialar ve Gerçekler'i kamuoyuna nasıl paylaşıyorsunuz?” dedi.
Aynı bölümde, Bakanlığın kendi verilerindeki yeterlilik oranlarını okuyarak, “Buradaki verilerinizde 2019-2020'de yeterlik 89,5; 2020-2021'de 102,3; 2021-2022'de yüzde 87,3; 2022-2023'te yüzde 96,1; 2023-2024'te yüzde 118; bu yıl 17 milyon 900 bine düşmüşüz, yüzde 226; bu nasıl bir olaydır” sözleriyle çelişkiye işaret etti.
BAKAN YUMAKLI: “HUBUBATTA YETERLİ DEĞİLİZ… ONU DÜZELTECEĞİZ”
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, komisyon görüşmelerinde Gürer’in değerlendirmelerine yanıt verirken, “hububatta yeterli değiliz” ifadesini kullandı. Yumaklı, “Ömer Fethi Gürer vekilimiz ekrana da yansıttı ama orada zaman farkı var. Onu söyleyeyim. Biz notlarımıza, daha doğrusu biz açık şekilde yazmamız gerekir. En son açıklanan yeterliliğimiz iki yıl geriden geldiği için 2023 rakamları, o yüzden orada farklılıklar var. Onu düzelteceğiz” dedi.
Gürer’in açıklanan verilerde tarihin net olarak belirtilmesi gerektiğini söylemesi üzerine Bakan Yumaklı, “Evet onu düzelteceğiz” ifadelerini kullandı.
TEMEL ÜRÜNLERDE DIŞA BAĞIMLILIK VURGUSU
Gürer, arz açığı bulunan ürünleri kalem kalem anlatarak, “Arpada, 2002 yılında Türkiye arpa üretiminde 8 milyon 300 bin ton üretmiş, bu yıl 6 milyon 900 bin tona düşeceğimizi TÜİK açıklamış, burada da "Yeterliliğimiz var." deniliyor. Keza, çeltikte yeterliliğimizde, çeltik üretimi artmış ama yine Türkiye dışa bağımlı. Ayçiçeğinde 2023 yılında üretim 2 milyon 198 bin tonken 2025 yılında 1 milyon 800 bin tona düşmüş; bunda da dışa bağımlıyız. Verilerin hepsi Tarım Bakanlığının verileri. Cevizde 2002 yılında Türkiye ceviz üretimi 120 bin tonken bugün ceviz üretimimiz 360 bin tona gelmiş; yine, sizin verdiğiniz yanıta göre yeterliliğimiz yüzde 80. Soyada 2002'de Türkiye'nin soya üretimi 75 bin tonmuş, şimdi 148 bin tona çıkmış ama yeterliliğimiz yüzde 4,1. Kuru fasulyede, 2002 yılında Türkiye'de kuru fasulye üretimi 250 bin tonmuş, nüfusumuz 65 milyon; bu yıl kuru fasulye üretimimiz 247 bin ton, 2002 yılının altındayız "Kendi kendine yeterliliğimiz var." diyorsunuz. 2002 yılında Türkiye'nin nohut üretimi 650 ton, bu yılki üretim 406 bin 400 ton; burada da yine "Yeterliliğimiz var." diyorsunuz. Kırmızı mercimek, 2002 yılında Türkiye'de kırmızı mercimek üretimi 500 bin ton, şu anda olacağı tahmin edilen 230 bin tona düşüyor; kırmızı mercimekte Kanada'dan ithal ediyoruz, tohumunu verdiğimiz ülkeden; bırakın, yeterliliği yarı yarıya üretim kaybı var. Çayda, 2002 yılında Türkiye'nin çay üretimi 791 bin 700 ton, 2023'te 1 milyon 369 bine çıkılmış, bu yıl 1 milyon 350 bin tona üretim gelmiş; çayda dahi ithalat yapıyoruz. Pamukta, 2002 yılında Türkiye'nin pamuk üretimi 966 bin ton, 2023 yılında üretim 777 bin tona gerilemiş; yeterliliğimiz yüzde 97. Şeker pancarı, 2002 yılı şeker pancarı üretimimiz 16 milyon 500 bin ton, bu yıl tahmin edilen, 2025 yılı ikinci tahmini 21 milyon 500 bin ton; 2025 yılın ilk dokuz ayında 109 bin 969 ton şeker ithalatı yapılmış.” sözlerini dile getirdi.
Üretim tahminlerindeki sapmaları da çıkardığını belirten Gürer, “21 üründe arz açığımız var "Net ihracatçıyız." diyorsunuz; hububatta, bakliyatta Türkiye ithalatçı. Ha, ihracat yaptığımız var mı? Var; domates var, kayısı var, fındık var, üzüm var. E, bunlardan yemek olmaz ki, yemek olan ürünlerde dışa bağımlıyız; Türkiye bu anlamda geriye düşmüş durumda. Arkadaşlarımız kamuoyuyla verileri paylaşırken hangi dayanakla bunları kamuoyuyla paylaşıyorlar? Sonra diyorsunuz ki: "Net ihracatçıyız." ifadelerini kullandı.
HAYVAN VARLIĞI, GÜBRE, GİRDİ MALİYETLERİ
Hayvancılıktaki duruma da değinen Gürer, “1980'de büyükbaş, küçükbaş hayvan varlığı toplamı 84 milyon 598 bin; bugün geldiğimiz noktada 71 milyon 888 bin baş yani 84 milyon 598 binden 71 milyon 888 bine düşmüşüz; kişi başına hayvan varlığında da et üretiminde de geriye düşmüşüz.” dedi.
Gübre maliyetlerine dikkat çeken Gürer, “2024’te üre gübresi 12 bin liraydı, bugün 25 bin 500 lira. DAP gübre 18 bin 350 liraydı, bugün 34 bin lira. Bir yılda fiyat katlanmış. Destekleme miktarları bu artışın çok gerisinde. Çiftçi girdi maliyetlerini karşılayamıyor,” ifadelerini kullandı.
Mevcut uygulamaların çiftçiyi üretimden uzaklaştırdığını belirten Gürer, “Mehmet Şimşek'in politikalarıyla üreticilerden ürün alım fiyatları düşük tutuluyor. Alım fiyatı düşük, girdi maliyeti yüksek; esasında olması gereken girdi maliyetleri artı makul bir kâr olmalı. Aracılık sistemiyle üretilen ürün rafa gidinceye kadar 5 kat artıyor, çiftçiye faydası yok, vatandaş kazık yiyor; arada birileri bu işi götürüyor, bunu da herkes görüyor” diye konuştu.
TARIM SAYIMI, ZİRAİ DON VE ÇKS TARTIŞMASI
Tarım sayımının yöntemini de eleştiren Gürer, “Bakınız, sizin döneminizde doğru bir şey yapıldı, planlamaktan söz edildi, tarım sayımından söz edildi ama uygulama yanlış; tarım sayımı için mesaj atıyorsunuz çiftçiye "Verilerini bildir." tarım sayımında gidilir, yerinde tespit yapılır; yerinde tespit yok. "Bildirmezsen 60 bin lira da ceza var." diye bir de tehdit yazıyorlar” dedi.
Zirai don konusunda Bakanlık öngörüsünün yetersiz kaldığını savunan Gürer, “Zirai donla ilgili siz mayıs ayında dediniz ki: "Fazla etkilemeyecek." dediniz. 10 milyon ton meyve kaybolmuş, fazla etkilemesi nasıl olacaktı?” diye sordu.
Bakan Yumaklı’nın “Meyvenin dışında dedim.” sözleri üzerine Gürer, “Zirai don meyvede oldu Sayın Bakan, başka destek de vermiyorsunuz. Mesela, arpada, erkenci pancarda, erkenci lahanada tespit de yapmadınız, onlara destek de vermiyorsunuz; ÇKS'si olmayan çiftçiye de vermiyorsunuz. ÇKS'si olmayanın bahçesinde ürün yetişmiyor? Ürün yetişiyor.” dedi.
Bakan Yumaklı’nın “ÇKS'ye kayıt olmaları gerekiyor.” demesi üzerine Gürer, “Ama çiftçinin 3 dönüm, 5 dönüm, garibana destek... Ben nereden bileceğim?” diyen Bakana karşı, “Niye? Müdürlükleriniz var, gidip tespit yapın.” çağrısını dile getirdi.
SÜT SEKTÖRÜ, BORÇLAR VE DESTEKLER
Çiğ süt üreticisinin durumuna da değinen Gürer, “1 litre sütle 1,5 kilo yem alınamıyor. Ahırlar boşalıyor, hayvancılık dip yaptı. Türkiye süt tozu ithal eden bir ülke haline geldi,” dedi. Bakanın süt tozu ithal edilmediği yönündeki açıklamasına itiraz eden Gürer, 2025 yılı ilk 9 ayında 1000 ton süt tozu ithalatı yapıldığını TÜİK verilerine dayanarak dile getirdiğini, Bakanın da “bu konuya da bakalım” dediğini aktardı.
Çiftçi borçlarına ilişkin olarak Gürer, “çiftçilerin borçlarını en az üç yıl öteleyin, kanun teklifi de verdik, icraları durdurun. 10 binden fazla tarım arazisi, bine yakın traktör, ahırdaki inek, Malta keçisine varıncaya kadar haciz işlemi uygulanıyor Sayın Bakan. Bunlara, icra dairelerindeki işlemlere arkadaşlar gidip bakmıyorlar mı? Hacizleri durdurun, günahtır, zaten 2 milyon 300 bin çiftçimiz kalmış; onların da bir kısmı destekleme almak için gidip kaydoluyor, onları da biliyoruz.” sözleriyle çağrı yaptı.
Destekler ve bütçe büyüklüğü konusunda “Millî gelirin yüzde 1'ini çiftçiye vereceğiz." diyorsunuz, kanun çıkarmışız. Peki, kanuna göre 750 milyar lira vermeniz gerekir, ayırdığınız 168 milyar destek ama daha acısı Tarım ve Orman Bakanlığının bütçesi 542 milyar. Yani millî gelirin yüzde 1'i kadar Tarım Bakanlığının bütçesi yok” diyen Gürer, mazot ve gübre desteklerine ilişkin olarak da, “Alım fiyatına değil taban fiyata geçin. ÖTV ve KDV'yi mazotta kaldırın. Bu yıl 20 milyar lira mazotta destek ayırmışsınız, ÖTV ve KDV olarak aldığınız 60 milyarın üstünde para, 3 kat vergi olarak geri aldığınızı çiftçiye 20 milyar olarak verseniz ne yazar! 9 milyar da bu yıl gübreye ayırmışsınız. Gübredeki bir yıllık artış verdiğiniz desteği karşılamıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
ATAMA, DENETİM VE ZOONOTİK HASTALIK SORULARI
Gürer, konuşmasının sonunda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya yönelttiği sorularda, atama bekleyen ziraat mühendisi, veteriner ve gıda mühendisleri için atama yapılıp yapılmayacağını; zoonotik hastalıkları kontrol edecek özel bir kurumun bulunup bulunmadığını; Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünün yeniden oluşturulmasının gündeme gelip gelmeyeceğini sordu.
Ayrıca 8 bin personelle 750 bin kayıtlı, kayıt dışıyla 1 milyon gıda işletmesinin denetiminin mümkün olup olmadığını soran Gürer, yurt dışından ithal edilen ceviz ve bademlerde başka ülkelere gönderilirken aflatoksin tespit edilirken, Türkiye’ye girişte hiçbir üründe sorun çıkmamasının denetim zafiyeti ihtimalini gündeme getirdi.
Bakan Yumaklı, bu sorulara yazılı olarak yanıt vereceğini ifade etti.