Haber

TİP komisyon raporunu TBMM Başkanlığı'na sundu!

TİP, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu için hazırladığı detaylı raporu TBMM Başkanlığı'na sundu.

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yer alan partiler, komisyonda süreçle ilgili tarafların dinlemelerinin tamamlanmasının ardından, öneri ve değerlendirmelerine ilişkin hazırladıkları raporları TBMM Başkanlığı'na sunmaya devam ediyor.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda partilerin süreçle ilgili sundukları raporlar doğrultusunda nihai rapor yazımına geçilecek. Bugüne kadar DEM, MHP, DSP ve Emek raporlarını teslim etmişti.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi komisyonunda bulunan Ahmet Şık partisi TİP adına hazırladığı raporu Komisyon Başkanlığı’na sundu. “Bugün Türkiye’de son on yılı aşan dönemde inşa edilmeye çalışılan ancak toplumsal ve siyasal muhalefetin direnciyle hâlâ tam anlamıyla gerçekleştirilemeyen otoriter Saray Rejimi’nin hem inşa süreci hem de bunun engellenmesi açısından Türkiye kapitalizminin sınıfsal güç ilişkileri, kapitalist emperyalist sistem içindeki ilişkiler ve Kürt Sorunu’nun seyri ana dinamiklerdir. Dolayısıyla, bugün bağımsız, demokratik, eşitlikçi ve adil bir Türkiye’nin inşası açısından Kürt Sorunu’nda demokratik, barışçıl ve siyasal çözüm elzemdir. Bu çerçevede atılacak adımlar başta saydığımız beş eksen üzerinde ilerlemelidir” denilen raporda bu beş madde şöyle sıralandı:

1. Kürtlerin kimliğinin tanınması ve herhangi bir dini, etnik aidiyete belirleyicilik ve/veya üstünlük tanınmayan eşit bir anayasal yurttaşlık anlayışının tesisi.

2. Kürtler de dahil olmak üzere ülkedeki tüm toplumsal gruplar için siyasal temsiliyet ve katılımın gerçek bir demokratikleşme ile sağlanması.

3. Kürt emekçiler dahil ülkedeki tüm emekçilere yönelik sınıfsal ve bölgesel sosyo-ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi.

4. Silahlı çatışmanın tüm yasal-siyasi güvence ve düzenlemeleriyle, kamuoyuna tamamen açık, şeffaf bir süreç içinde sona erdirilmesi.

5. Başta Suriye, Irak ve İran olmak üzere komşu ülkelerle, oralarda yaşayan Kürtlerle ve onların siyasi temsilcileriyle askerî-güvenlik ve/veya hiyerarşik emperyal dış politika bakış açısıyla değil barışçıl bir dış politika anlayışıyla ilişki kurulması ve bu ülkelerde de demokratik, çoğulcu siyasi yapıların oluşumuna katkı sunulması.

37 sayfadan oluşan raporun girişinde kısaca Kürt sorunun tarihsel gelişimi ele alındı. 19. Yüzyılın sonlarında şekillenmeye başladığı belirtilen Kürt sorununun 1960’larla birlikte sosyalist hareketlerin yükselişine paralel olarak yeniden gündeme geldiği hatırlatılan raporda, kapsamlı bir şekilde komisyonun şimdiye kadar yürüttüğü çalışmalar ve burada beliren eksikliklerden söz edildi. Raporda Suriye ve Irak’taki Kürtlerin durumu da değerlendirilerek, “Çözüm sürecinin Suriye ve Irak Kürtleri ile bölgedeki tüm Kürtler bakımından değerlendirilmesi yapılmamıştır. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile bir diplomasi geliştirilip geliştirilmediğine dair bilgi verilmediği gibi başta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan olmak üzere kimi yetkililerin negatif ve tehdit içeren açıklamaları süreci enfekte etmiştir” şeklinde eleştirilerin de yer aldığı raporda “Komisyon’un çalışmaları ve süreç Kürt Sorunu’nu değil sorunun silahlı şiddet kısmını çözmeye odaklı ve diyalog zemininden uzak bir siyasi yaklaşımla PKK’nin kendini feshetmesi ve silahsızlanmasını öncelemiş, sorunun kök nedenleri olan kişinin insan olmaktan kaynaklı haklarını gözeten bir yurttaşlık tanımından uzak kalmış; eşitlik, adalet, demokrasi, temel hak ve özgürlüklere ilişkin talepleri göz ardı etmeye devam etmiştir.” ifadelerine yer verildi.

Raporun devamında Kürt Sorunun çözümü için TİP’in önerileri sıralandı.