CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gıda güvenliği ve son dönemde gündeme gelen zehirlenme olaylarını değerlendirdi. Gürer, farklı illerde çok sayıda kişinin gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere başvurduğunu, ölümlü vakaların da yaşandığını anımsatarak, kesin sonuçların yapılacak incelemelerle netleşeceğini belirtti.
Gürer, bu çerçevede şu değerlendirmede bulundu:
“Son günlerde farklı illerde çok sayıda yurttaşımız gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanelere gitti. Ölümlü vakalar da yaşandı. Kesin sonuçların ortaya çıkmasıyla bu bağlamda durum netleşecek. Gıda zehirlenmelerinin birden çok nedeni var. Gıdanın üretiminden korunmasına, katkı maddesinden tüketilme sürecine zehire dönüşmesi olası. Bu arada ortaya çıkan sonuçlarda da görüleceği gibi daha çok dar gelirli grupların tüketim alışkanlıklarının süreçte daha çok soruna dönüştüğü de ortada. Ekonomik koşullarda gıda güvenliği giderek sorunlu hale geliyor. Öğrencilerin tükettiği, düğün ve benzeri toplu yemeklerde sorunlar daha da öne çıkıyor. Çoğu kişi bu zehirlenmeleri hafif geçirdiği için de sürecin farkında olmuyor. Ülkemizde 750 bin kayıtlı gıda denetimi gerektiren işletme var. Bu işletmeleri Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 8 bin personeliyle denetlendiği ifade ediliyor. Kayıt dışıyla 1 milyona yakın gıda işletmesinin olduğu söylenebilir.”
"DENETİM MEKANİZMASI TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL"
Gürer, mevcut denetim mekanizmasının tek başına yeterli olmadığını savunarak, özellikle belediyelerin yetki alanının yıllar içinde daraltıldığını hatırlattı.
Bu çerçevede, belediyelerin laboratuvarlarının kapatılması ve zabıta tarafından tespit edilen olumsuzluklarda el koyma yetkisinin Tarım ve Orman Bakanlığı'na devredilmesini hatırlatan Gürer, şunları söyledi:
“Ülkemizde belediyelerin bu bağlamdaki denetim yetkileri 2004 ve 2012 yılında yapılan düzenlemelerle sınırlandı. Belediyelerin laboratuvarları kapatıldı. Gıdadaki olumsuzluklarla ilgili zabıtaların tespiti sonrası el koyma işi Tarım ve Orman Bakanlığı'na devredildi. Bu süreç yeniden ele alınmalı. Belediyelerin bu konuda yetkileri arttırılmalı. Kaçak alkol ile her yıl yüzlerce kişi ölmektedir. Üretim sorunlarından kaynaklanan gıda ürünleri nedeniyle de çok kişi hastanelik olmaktadır. Sağlık Bakanlığı'na verdiğim soru önergesine verilen yanıtta, 1 Ocak 2023 tarihi ile 21 Kasım 2024 tarihi arasında 39 bin 778 kişinin hastanelere zehirlenme şüphesi ile başvurduğu ifade edilmiştir. Son günlerde ortaya çıkan zehirlenme vakaları önemli bir artışa da işaret etmektedir. İşin doğrusu bu işi düzgün yapan, ahlaklı yapan, işini gereği gibi yapan esnaf da bu durumdan şikayetçidir. Oysa bu sınırlı bir azınlığın gözü doymamış ve daha fazla fayda sağlamayı düşünen, bir yerde işini doğru yapmayanların yarattığı sorun olarak da ortadadır.”
PESTİSİT, AFLATOKSİN VE KORUYUCU MADDELER
Gürer, gıda zehirlenmelerinde yalnızca hijyen ve üretim koşullarının değil, kullanılan kimyasal ve katkıların da etkili olduğuna dikkat çekti.
Açıklamasında, pestisit ve aflatoksin gibi kalıntıların yanı sıra koruyucu maddelerin oranlarına da işaret eden Gürer, denetim süreçlerinde görevli kurumların tutumunu şu sözlerle değerlendirdi:
“Gıda zehirlenmelerinde pestisit ve aflatoksin ile koruyucu maddelerin de oranının etkisi olduğu bir gerçektir. Sağlık Bakanlığı, bu konunun Tarım ve Orman Bakanlığı uhdesinde olduğunu belirtmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı bu bağlamda denetim yapıldığını ifade etmekte ancak denetim sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmaktan kaçınmaktadır. Gıda zehirlenmeleri ile ilgili insanların yaşamlarını sona erdirecek kadar olumsuzluğun ortaya çıkması, bu alandaki denetimlerin artırılmasının gerekliliğini de göstermektedir. Bu anlamda gıda mühendislerinin daha çok istihdam edilmesi, düzenli ve sürekli olarak yoğunluğu olan yerlerdeki gıda ürünleri ile ilgili denetimlerin artırılması ve bu anlamda ortaya çıkabilecek sonuçların caydırıcı nitelikte olması da önemlidir.”
“DENETİMLER DAHA SIKI SÜRDÜRÜLMELİ”
Gürer, gıda sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin büyük çoğunluğunun kurallara uygun çalıştığını, ancak az sayıdaki kötü örneğin hem tüketiciyi hem de işini düzgün yapan esnafı zor durumda bıraktığını belirtti.
Son dönemde pastırma, kokoreç, midye, tavuk gibi çeşitli ürünlere ilişkin endişelerin arttığını söyleyen Gürer, ıspanakla ilgili yaşanan zehirlenme vakalarının da üreticileri olumsuz etkilediğini vurguladı ve açıklamasını şöyle tamamladı:
“Olması gereken, bu işi dürüstçe, ahlaklıca, doğruca yapmayanların sektörün dışına çıkarılacağı uygulamalarının gerçekleştirilmesidir. Şu anda ülkenin farklı illerinde pastırmadan kokoreçe, midyeden tavuğa farklı ürünlerle ilgili kaygılar yurttaşlarda oluşmuştur. Bu arada ıspanağın içine karışan bir otun yarattığı zehirlenmeler nedeniyle de ıspanak üreticileri de sıkıntıya düşmüştür. Denetimlerin daha da sıkı biçimde sürdürülmesi gereklidir.”




