CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, 28 bin 75 lira olarak açıklanan asgari ücreti TBMM gündemine taşıdı.

Bağdat Caddesi'nde korkutan yangın! Cadde trafiğe kapatıldı...
Bağdat Caddesi'nde korkutan yangın! Cadde trafiğe kapatıldı...
İçeriği Görüntüle

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'a açlık sınırının altında kalan asgari ücretin hangi resmi veri setleri kullanılarak belirlendiğini soran Günaydın'ın TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinin gerekçesinde şu ifadeler yer aldı:

"İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23’üncü maddesi ile Avrupa Sosyal Şartı ve Anayasa’nın 2, 49 ve 55’inci maddeleri; çalışanların insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyini güvence altına alacak ücret hakkını devlete açık bir ödev olarak yüklemektedir. Buna karşın Türkiye’de uzun süredir uygulanan asgari ücret politikaları, bu anayasal ve uluslararası yükümlülüklerle bağdaşmamaktadır.

"Asgari ücret, bırakın yoksulluğu, açlık sınırının dahi çok altında kalmaktadır"

2025 yılı için net asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlenmiş ancak yıl içinde tek bir artış yapılması, yüksek enflasyon koşullarında bu ücreti hızla eritmiştir. CHP tarafından TBMM’ye sunulan 'Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kurulması ve İşleyişi Hakkında Kanun Teklifi'nin gerekçesinde, yalnızca 2025 Ocak–Eylül döneminde resmi enflasyonun yüzde 25,43 olduğu, bu nedenle 22 bin 104 liralık asgari ücretin reel değerinin yaklaşık 16 bin 483 liraya gerilediği tespit edilmektedir. Aynı metinde, 2025 Kasım ayı itibarıyla dört kişilik bir aile için açlık sınırının 29 bin 828 lira, yoksulluk sınırının ise 97 bin 159 liraya ulaştığı; bekar bir çalışanın yalnızca kendi yaşam maliyetinin dahi aylık 38 bin 752 lira olduğu belirtilmektedir. Buna göre asgari ücret, bırakın yoksulluğu, açlık sınırının dahi çok altında kalmaktadır.

Bu tabloya rağmen, 1 Ocak 2026 itibarıyla net asgari ücretin 28 bin 75 lira olarak uygulanacağı tarafınızca açıklanmıştır. Mevcut 22 bin lira civarındaki ücretle kıyaslandığında yaklaşık 6 bin liralık bu artış, oran itibarıyla yüzde 27 civarında görünse de en güncel açlık sınırı verileri dikkate alındığında yeni asgari ücretin yine açlık sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. 29 bin 828 liralık açlık sınırı baz alındığında 28 bin 75 liralık asgari ücret, şimdiden açlık sınırının yaklaşık 1.753 lira altındadır ve bu fark, 2026 yılı boyunca beklenen enflasyonla birlikte daha da açılacaktır. Başka bir ifadeyle, iktidar tarafından müjde olarak duyurulan rakam, milyonlarca işçi ve ailesi için yalnızca açlık koşullarının resmen tescili anlamına gelmektedir.

Bir yıldır 22 bin lira düzeyinde olan asgari ücretin, resmi enflasyon, açlık-yoksulluk sınırları ve yaşam maliyetleri gözetilmeden yalnızca 28 bin 75 liraya yükseltilmesi Türkiye Cumhuriyeti devletinin sosyal hukuk devleti niteliğiyle, Anayasa’nın 55’inci maddesiyle ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle açık biçimde çelişmektedir. Asgari ücretin belirlenmesinde hangi hesaplama yöntemlerinin kullanıldığı, hangi veri setlerinin esas alındığı, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun hangi bileşim ve yetkilerle çalıştığı ve CHP’nin TBMM’ye sunduğu kanun teklifinde yer alan bilimsel ölçütlerin neden dikkate alınmadığı kamuoyunun ve özellikle milyonlarca asgari ücretlinin cevap beklediği sorulardır."

Günaydın'ın Bakan Işıkhan'a sorduğu sorulardan öne çıkanlar şöyle:

"1 Ocak 2026 itibarıyla net asgari ücretin 28 bin 75 lira olarak belirlenmesinde hangi resmi veri setleri kullanılmıştır? TÜİK’in açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamaları, yaşam maliyeti çalışmaları, ücretliler için ayrı bir geçim endeksi ya da benzeri göstergeler bu hesaplamaya dahil edilmiş midir?

2025 Kasım ayı itibarıyla dört kişilik bir aile için açlık sınırı 29 bin 828 lira olarak açıklanmışken, asgari ücret neden açlık sınırının altında bırakılmıştır? Açlık sınırı verileri bakanlığınıza ya da Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na resmi olarak sunulmuş mudur? Sunulduysa bu veriler karşısında bile 28 bin 75 lira rakamında ısrar etmenin gerekçesi nedir? Asgari ücret hesaplanırken bekar işçi varsayımı mı esas alınmıştır? Eğer öyleyse, işçinin ailesinin barınma, beslenme, eğitim, sağlık ve ulaşım giderleri hangi gerekçeyle hesaplama dışında tutulmuştur? Asgari ücretle çalışan ve en az bir çocuk sahibi olan kaç işçi bulunduğuna dair güncel bir çalışmanız var mıdır?

CHP Grubu tarafından TBMM’ye sunulan 'Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kurulması ve İşleyişi Hakkında Kanun Teklifi'nde öngörülen 'ücretliler geçim endeksi' ve 'asgari eçim ücreti' kavramları bakanlığınızın teknik çalışmalarında ya da komisyon gündeminde ele alınmış mıdır? Eğer alınmadıysa, milyonlarca ücretlinin geçim gerçekliğini daha sağlıklı yansıtacak bu tür bilimsel göstergelerin kullanılmasına neden karşı çıkılmaktadır?

Asgari ücretin fiilen bir 'ortalama ücret' haline geldiği, özel sektörde ve kamuda milyonlarca çalışanın asgari ücrete yakın rakamlarla ücretlendirildiği bakanlığınızın da bilgisi dahilinde midir? 28 bin 75 liralık asgari ücretin, başta öğretmenler, sağlık çalışanları ve diğer kamu görevlileri olmak üzere ücret skalasının tamamı üzerinde yaratacağı baskıya ilişkin bir etki analizi yapılmış mıdır?

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun mevcut yapısında hükümet ve işveren temsilcilerinin oy çokluğu ile karar alabilmesi, işçi temsilcilerinin iradesini fiilen etkisiz bırakmaktadır. 28 bin 75 liralık karar alınırken işçi temsilcilerinin oyu ne yönde olmuştur? İşçi temsilcilerinin karşı oy veya şerhleri kamuoyuyla neden şeffaf biçimde paylaşılmamaktadır?"