CHP Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, CHP MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin hukuk düzeni, demokrasi, yargı süreçleri, ekonomik tablo, işçi güvenliği ve güncel siyasi gelişmelere ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Yücel, iktidarın uygulamalarının demokratik düzeni zayıflattığını belirterek sert eleştiriler yöneltti.
Açıklamalarına ülkenin siyasi atmosferini değerlendirerek başlayan Yücel, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk açısından son derece vahim bir tabloyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Yücel, bu durumu anlatırken “Sadece hukuk düzenimiz açısından değil, demokrasimiz ve siyaset tarihimiz açısından da içler acısı bir tablo ile karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı. İktidarın siyasi varlığını kutuplaşma ve düşman yaratma üzerine inşa ettiğini söyleyen Yücel, bunun demokratik hayatı adım adım yok ettiğini belirtti.
19 MART YARGI DARBESİ VE İDDİANAME ELEŞTİRİSİ
Yücel, 19 Mart’ı bir “yargı darbesi” olarak tanımladıklarını hatırlatarak aradan geçen yaklaşık sekiz ayda yaşanan hukuksuzlukların bu nitelendirmenin haklılığını ortaya koyduğunu ifade etti. 237’nci gün ortaya çıkan iddianameyi sert bir dille eleştiren Yücel, “Bu belgenin adı iddianame ama aslında bu belge demokratik hayata kasteden kötücül bir siyaset anlayışının vücuda getirdiği bir yargı muhtırasıdır.” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
İddianame için kullanılan “tuğla gibi” benzetmelerini hatırlatan Yücel, sayfa sayısının çokluğunun iddiaları güçlendirmediğini vurgulayarak “Bu belgenin adı iddianame ama aslında iftiraname.” diye konuştu. Ergenekon ve Balyoz sürecindeki binlerce sayfalık iddianameleri hatırlatan Yücel, aynı mantığın bugün tekrarlandığını ifade etti ve bu iddianamenin de çökeceğini söyledi.
İddianamenin hazırlanmış olmasının delillerin toplandığı anlamına geldiğini belirten Yücel, tutukluluğun devam ettirilmesinin hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
Yücel, “Tutuksuz yargılama esas, tutuklu yargılama istisnadır. İddianame hazırlandığına göre deliller toplanmıştır. Bu nedenle yol arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı ve yargılama tutuksuz olarak sürdürülmelidir.” ifadelerini kullandı.
“Sadece tanık beyanına dayalı tutuklama yok” diyenlere seslenen Yücel, Kadriye Kasapoğlu ve Zeydan Karalar gibi isimlerin neden hâlâ tutuklu olduğunu sordu.
Yücel, iddianamede 775 kez “İmamoğlu Suç Örgütü” ifadesinin kullanılmasını masumiyet karinesinin ağır ihlali olarak değerlendirdi. Bu durumu eleştirirken “Masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı bu iddianamenin neresinde?” diye sordu.
Savcılığın basın açıklamalarında kamuoyunu yönlendirdiğini belirten Yücel, HSK’nın genelgesine rağmen bu açıklamaların suçluluk algısı oluşturduğunu söyleyerek tepki gösterdi.
FOTOĞRAFLA ÖRGÜT YÖNETİCİLİĞİ İLAN EDİLEMEZ
İddianamede “örgüt yöneticisi” olarak geçen Hüseyin Gün ile Ekrem İmamoğlu’nun 2019-2025 arasında yalnızca bir kez aynı karede yer aldığını söyleyen Yücel, bu duruma ilişkin “Birbirini altı yıl boyunca hiç görmemiş iki kişinin aynı suç örgütünün yöneticisi ilan edilmesi akıl dışıdır.” ifadelerini kullandı.
Yandaş kanalların günlerce rüşvet ve yolsuzluk iddiaları üzerinden algı operasyonu yaptığını belirten Yücel, buna rağmen iddianamede tek bir kuruşun bile ispatlanamadığını söyledi.
“Duydum”, “düşünmekteyim” gibi ifadelerin hukuki karşılığı olmadığını belirten Yücel, bu beyanlarla oluşturulan algının çöktüğünü ifade etti.
GİZLİ TANIK MEŞE-İLKE SKANDALI
Yücel, Meşe kod adlı gizli tanığın ifadelerinin İlke kod adlı başka bir gizli tanığa aitmiş gibi iddianameye yazıldığını belirterek büyük bir skandalın söz konusu olduğunu anlattı. Bu konuyu HSK'ya taşıdıklarını söyleyen Yücel, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un açıklama yapması gerektiğini ifade etti.
Eski bir AKP yöneticisinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nı CHP’yi kapatmaya çağırdığını hatırlatan Yücel, “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, çok partili yaşamın yolunu açan CHP'yi kimse kapatamaz. Kimse buna cüret edemez.” diye konuştu.
Bu girişimlerin hukuki değil tamamen siyasi olduğunu vurgulayan Yücel, iktidarın CHP’yi kapatarak Ekrem İmamoğlu’nu siyasi alandan uzaklaştırmak istediğini söyledi.
ERİŞİM ENGELLERİ VE SANSÜR
Ekrem İmamoğlu’nun kişisel sosyal medya hesaplarına getirilen erişim engellerini hatırlatan Yücel, dün İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi hesabına üçüncü kez erişim engeli getirildiğini açıkladı.
Ayrıca 4 bin sayfalık iddianamenin halka anlatılması amacıyla açılan “İstanbul İddianamesi” internet sitesi ve X hesabının da erişime kapatıldığını belirterek “Suçlayana her şey serbest, mağdur olana savunma yasak. Oysa savunma hakkı kutsaldır.” sözleriyle tepki gösterdi.
TRT’nin günlerdir her yayınında “suç örgütü” ifadesini sürekli tekrarladığını belirten Yücel, kamu yayıncılığı ilkesinin çiğnendiğini söyleyerek “Devletin kanalı TRT, AKP’nin ya da Akın Gürlek’in basın ofisi mi?” diye sordu.
Tüm TRT mecralarının iddianameyi tek taraflı biçimde işlediğini belirten Yücel, TRT’nin derhal kamu yayıncılığı çizgisine dönmesi gerektiğini ifade etti.
EKONOMİ: YOKSULLUK, GEÇİM SIKINTISI VE TUTMAYAN TAHMİNLER
Ekonomiye geniş bir bölüm ayıran Yücel, Merkez Bankası’nın sürekli revize edilen enflasyon tahminlerinin halkın güvenini yok ettiğini söyledi.
Asgari ücretlinin alım gücünün 10 ayda 6 bin lira eridiğini hatırlatan Yücel, “Yorgan artık ayağı örtmüyor, faturalar ödenemiyor, tencere kaynamıyor.” diye konuştu.
Emeklilerin durumunun daha da vahim olduğunu ifade eden Yücel, en düşük emekli aylığının enflasyon karşısında eridiğini vurguladı. Yücel, borç batağındaki vatandaş sayısının her geçen gün arttığını belirterek AKP’nin 23 yıllık politikalarının toplumu sistematik şekilde yoksullaştırdığını söyledi.
Kocaeli Dilovası’nda bir parfüm fabrikasında çıkan yangında yedi işçinin hayatını kaybetmesini değerlendiren Yücel, işçilerin güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırıldığını hatırlattı. Üç işçinin çocuk yaşta olmasının vahameti artırdığını söyleyen Yücel, “Öngörülebilir ve önlenebilir her iş kazası bir cinayettir.” diyerek tepkisini dile getirdi.
Ruhsatsız faaliyet gösteren bu işyerinin denetlenmemesini büyük bir ihmal olarak değerlendiren Yücel, hem işyeri sahiplerinin hem denetim sorumlularının hesap vermesi gerektiğini söyledi.
Et ve Süt Kurumu başkanının Macaristan’da kurduğu et ticareti şirketiyle ilgili iddiaları gündeme taşıyan Yücel, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya, ilgili kişinin açığa alınıp alınmadığını, para hareketlerinin incelenip incelenmediğini ve kamu gücünü kullanarak ticari faaliyet yürütüp yürütmediğini sordu.
Bu durumun kabul edilemez olduğunu belirten Yücel, “Devletin kurumları ticarethane değildir.” ifadelerini kullandı.
ŞEHİT CENAZESİNDE YAŞANAN GERGİNLİK
Azerbaycan’dan Türkiye’ye uçan C130 tipi kargo uçağının düşmesi sonucu 20 askerin şehit olmasıyla ilgili cenaze töreninde Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in bir şehit annesine parmak salladığı iddiasının açıklığa kavuşturulmadığını belirten Yücel, “Şehit aileleri ve gazilerimiz Türk milletine emanettir.” diyerek tepki gösterdi.




