Bilginin sekülerleşmesi; bilginin her çeşit dinsel ve geleneksel dünya ile bağlarını koparması ve hatta bunlara karşı savaşarak özgürleşmesi, arayışı sürecinde ussal olduğu kadar imgesel ve duygusal tüm yetilerini içeren bir terimdir.
Aslında iktidar, bilgi konusunda tavrını göstermektedir. Bilindiği üzere iktidar; dindar ve kindar çocuklar yetiştireceğiz, diyerek seküler bilgiyi göz ardı etmektedir. Kuşkusuz böyle bir anlayışla da toplumu bir arada tutan huzur ve barış sağlanamaz. Çünkü bu durum toplumu kutuplaştırarak toplumsal barışı erozyona uğratmaktadır.
Tabii ki bununla bitmiyor,: iktidarın seküler bilgiden uzaklaşmasının kanıtı olarak 4+4+4 uygulaması gösterilebilir. Bu uygulamayla çocuk gelinlerin yolu açılmıştır. Böyle bir uygulama güçlü bir aile kurma ve sürdürme anlayışından çok uzaktır. 4+4+4 eğitim uygulamasıyla imam hatip okullarının yolu açılmak istenmiş; bu anlayışla laik eğitim erozyona uğratılmıştır.
İktidarın, bilginin sekülerleşmesini engellemek adına diğer kurumlara yeterli kaynak aktarmayarak, diyanet kurumuna kaynak aktarma yoluna gitmesi, toplumsal kurumları ve işlevlerini hiçe saymak demektir.
Seküler bilginin olumsuzlanması ile etkili, yeterli insan gücünü yetiştirmek zor görünmektedir. Bu durum, bilimsel ve teknik bilgiden uzaklaşmaya yol açmaktadır.
Diğer taraftan seküler bilgiden uzak kalmak, küreselleşen dünyaya uyum sağlamamızı güçleştirmektedir. Böyle bir anlayış da çağdaş bir uygarlığı yakalayamamak ve evrensel değerlerden uzaklaşmak anlamına gelmektedir.
Ayrıca, bireylerin değişen dinamiklere uyumlanıp kendilerini dönüştürememeleri kişisel amaçlarını gerçekleştiremeyecekleri anlamına gelecektir. Bu nedenle eğitim sistemimizin yönetim, rehberlik ve öğretim boyutunun çağdaş bir kimliğe kavuşması önem arz etmektedir. Ancak, eğitim sistemimizin yönetim boyutuna baktığımızda sorunlar bulunmaktadır. Okul yöneticilerinin liyakat sistemine uymadan atanması, okullarımızın çağdaş bir anlayıştan uzak kalmasına neden olmaktadır. Ayrıca psikolojik danışma ve rehberlik uygulamaları da sancılıdır.
Diğer taraftan, mevcut eğitim programı gerici, piyasa odaklı ve dinseldir. Bu nedenle çağdaş anlayış göz önünde bulundurularak; hedef içerik, durum ve değerlendirme boyutlarının yeniden ele alınması gerekmektedir. Temeli bilimsel ve seküler anlayıştan uzak bir eğitim programı, toplumsal sorunlarımızın artmasına neden olacaktır.